Perimenopozdan Xizır (Hızır) Orucuna, bir “Farklılıklar” yolculuğu

Geçtiğimiz hafta benimkiyle benzer sağlık problemleri yaşayan çok yakın bir dostum bir podcast serisinin yeni bölümünü dinlememi önerdi.
Benim de keyif alarak dinlediğim bu podcast serisi, mesleklerini başarı ile icra eden kişileri konuk alarak, onlara “nasıl olunur?” diye soruyor. Yaklaşık 3 buçuk yıl önce, oldukça erken sayılabilecek bir yaşta perimenopoz tanımıyla tanıştım.
Literatürdeki karşılığı kısaca şöyle; menopoza geçiş süreci olarak da bilinen perimenopoz, kadınlık hormonu olan östroje...

Her evin kendine has müzesi: Buzdolabı

Evdeyken telefonun ve bilgisayarın hariç, en sık hangi elektronik eşyayı kullandığını düşündün mü hiç?
Mutfakla ve yemekle aran çok kötü değilse eğer, senin de cevabın büyük ihtimal buzdolabı olacaktır. Hepimiz her gün az ya da çok bir şeyler yiyor ve içiyoruz. Bazen aç değilsek bile bir güç bizi olduğumuz yerden kaldırır ve buzdolabının kapısını aralayıp içindeki yiyeceklere anlamsızca bakarız. Bazen de anlamsızca içinden en olmadık şeylere elimiz uzanır ve tıkınmaya başlarız.  Her zaman yemek...

Sonsuz Sürgün Çorbası

Güneşli bir öğlen vakti, bir kafede John ile sohbet ediyoruz. John P. Portelli, felsefe profesörü olarak eğitim verdiği Toronto Üniversite’sinden emekli olmuş bir yazar ve şair. Emeklilik onun için sadece resmi kağıtlarda geçebilecek bir kavram. Asla durmayan, muhteşem berraklıkta, mizah ve vicdanla örülmüş bir zihin. Birçok kurmaca ve şiir kitabı var. Türkçeye çevrilmiş “Buradaydı” isimli şiir kitabını hayatını şiire adamış babam için imzaladıktan sonra, çantasından Ahmet Miqdad ile beraber yaz...

“Bir Şeyler Pişiyor”: Mutfağın politikasızlığı

Yeşiller Partisi Başbakan Adayı Robert Habeck ve Kemal Kılıçdaroğlu
Sakin bir hafta sonu. Çamaşırlar yıkanmış, ortalık toplanmış, kahvaltı edilmiş, mutfak temizlenmiş ve dinlenmeye eşlikçi olarak çay bile demlenmiş. Mutfak masasına koyduğum bilgisayarımdan sırasıyla Türkiye, Malta ve Dünya haberlerini takip ediyorum. Haberleri telefondan takip etmektense bilgisayardan takip etmek daha verimli geliyor. 
Sık takip ettiğim haber sitelerinden birini açıyorum. Ana haberlerden biri dikkatimi çekiyor....

Bir tarif, pazar günü ve kadınların kitabı

Ülkemden, ailemden ve sevdiklerimden ayrı sekizinci ayıma girdiğim yeni ülkemde havalar yavaş yavaş serinlemeye başlarken, ben de bir yandan buraya has, kışın pişirilen tarifleri denemeye ve anlamaya çalışıyorum.
Kış tatlıları içinden listemin başına aldığım tarifin adı; Imbuljuta tal-Qastan. Türkçe karşılığı; kestaneli Malta yılbaşı içeceği. Akışkan formundan dolayı bu tatlıyı her ne kadar içecek olarak tanımlasalar da aslında her zaman geleneksel tatlı tarifi listelerinde yer buluyor.
Imbuljut...

Festivallerimiz bizi niye sevmedi?

Adana’sı, Antalya’sı derken yılın festival fiyaskoları mevsimi açıldı. Hepimize iyi seyirler!
Uzun yıllardır belgesel sinema alanında üretimlerini sürdüren bir yönetmen olarak, çalışma alanımı kısıtlayan ve değersizleştiren tüm söylemlere ya da kurumlara karşı sessiz kalmama ihtiyacıyla bu yazıyı yazmak istedim. Tüm müdahalelere ve engellemelere karşı mesleğimizin ve yaptığımız işlerin arkasında durmanın, en çok da yolun henüz başında olan ya da gelecekte bu yolda yürümek isteyen genç arkadaşlar...

Ve karşınızda Loui!

Yaptığınız iş her ne ise, özü hikâye anlatmaktan geçiyorsa eğer, hayatınızda kaç kere neşesi hiç sönmemiş yaşlı bir sihirbazla tanışabilirsiniz.
Üstelik bir de bu sihirbazın hayranlık uyandıracak görsellikte yemekler yaptığını düşünün. Karşınızda; şu an yaşadığından bile emin olamadığım, bu dünyaya ışık saçmaya gelmiş, eski sihirbaz, yeni amatör şef “Loui”!
Ada ülkesinde yaşamaya başladıktan sonra, zaman içinde denize girme eyleminin aklımdaki karşılığının farklılaştığını anlıyorum.
Denize girme...

Havva yine çok mutlu

“Bir film çektim, hayatım değişti” Bu cümleyi  “Zeytin”* isimli kısa belgesel filmin yönetmenliğini yaptıktan bir süre sonra kendi içimde sık sık tekrar ettim. Bu cümleyi bana kurduran filmin alameti farikasından ve biraz da öncesinden bahsedeyim size;
2022 Temmuz ayı, İstanbul. Nefes almadan çalıştığım zamanlar. Senaryolar, hikâyeler, marketing, filmcilik, görsel sanatçılık…
Elindeki 3-5 tabağı aynı anda uzun çubuklar üzerinde düşürmeden taşımaya çalışan bir cambaza benzetiyorum o zamanki halle...

2 gün önce, bugün, 2 gün sonra

2 gün önce;
Muhteşem bir tarif hazırladım. Yeni bir tarif yaratmadım aslında. Var olanı kendimce yorumladım. Tiramisunun dünya üzerinde binlerce yorumu vardır. O binlerce yoruma ben de bir yenisini dahil etmiş oldum. Neşet Ertaş’ın ilk defa 1982 yılında yayınladığı, kalplere taht kuran “Ah Yalan Dünya” şarkısını hatırla. O zamandan bugüne, o şarkıyı yeniden yorumlayan, icra eden binlerce müzisyen geldi geçti. Ben en çok Jülide Özçelik yorumunu sevdim, kendime yakın buldum. Değişen enstrümanlar,...

Acı, rakı ve arabeskin altın çağı

Malta’nın merkezi bölgelerinden birinde, 70’lerden kalma eski bir site. Her biri en fazla 4 katlı olan binaların baktığı bol zakkum ağaçlı geniş bir ortak alan. Hemen herkesin perdesi, penceresi sonuna kadar açık. Herkes birbirinin hayatına göz ucuyla tanık ama kimsenin ahlak zabıtası olma gibi bir gayesi yok. Burada yaşayan yakın dostumu sık sık ziyarete gide gele sitede yaşayan herkesi tanır olmuşum.
Sitenin ortak alanına bakan pencerenin dibindeki masada yakın dostum ve aynı zamanda çocukluk...

Bütçe dostu “gerçek” bir tarif: Açlık tatlısı

Hava öylesine sıcak ve nemli ki, bazen gizli bir buhar bulutu etrafımı sarıp da beni boğazlıyormuş gibi hissediyorum. Gündüz hafif atıştırmalıklar ya da sade bir kahvaltı dışında pek de bir şey istemiyor canım. Akşamı da hafif bir öğünle kapattıktan sonra beynim kısa bir süre içinde tekrarlayan alarmlar veriyor; Tatlı Ye! Tatlı Ye! Tatlı Ye!... Çok düşünmeden, bir güç beni kaldırıp o sıcakta klimasız, hamam sıcaklığındaki mutfağa götürüyor. Çalışma odası ile mutfak arasındaki 13-15 adımlık mesaf...

Birbirimizin sofrası

*Görsel betimleme: Fotoğrafta, açık havada yemek hazırlayan bir kadın var. Kadın, mavi desenli bir elbise ve beyaz bir gömlek giymiş. Büyük bir metal tencerede yemek karıştırıyor. Yanında, domates ve diğer sebzelerin bulunduğu bir sepet var. Arka planda, başka insanlar da mutfak işleriyle meşgul durumda, çeşitli kaplar ve pişirme gereçleri etrafta dağılmış halde. 
Kapunata yemeği hazırlamak için mutfaktayım. Malzemeler: patlıcan, soğan, sarımsak, domates, biber, zeytin, kapari, tuz ve zeytinyağı...

Dünyanın en güzel Z planı

*Görsel betimleme: Fotoğraf, Nepal Pokhara'da Phewa Gölü'nde çekilmiş. Ön planda iki kişi görülüyor. Soldaki kişi, bir gömlek ve şapka giymiş, suya doğru bakarken elleriyle çenesini desteklemiş. Sağdaki kişi ise suyun kenarında çömelmiş, bir şeylerle meşgul. Onun yanında bir kova duruyor. Arka planda, suyun üzerinde birkaç küçük tekne yüzüyor. Ağaç dalları ve yaprakları fotoğrafın üst kısmında çerçeve oluşturmuş.
 30-40 yıl sonra bizleri nasıl bir gelecek bekliyor? 30-40 yıl diyorum çünkü kendi...

"Maya, hamur, ekmek" ya da başka bir ülkede varlığını sürdürmek

*Görsel betimleme: Bir kadın, güneş ışığının aydınlattığı bir mutfakta, masa başında oturuyor. Kadın, sırtı dönük bir şekilde, beyaz desenli bir örtü ile kaplı masada çalışıyor veya kahvaltı yapıyor. Masada çeşitli mutfak eşyaları ve bitki saksıları bulunuyor. Arka planda, geniş pencerelerden içeri giren bol miktarda doğal ışık ve pencere kenarlarında dizili bitkiler görülüyor
Mart 2024. Doğup büyüdüğüm, atalarımın binlerce yıldır canhıraş varlığını sürdürmeye çalıştığı ülkemden başka bir ülkeye...